Bizim camiada adettendir.
Eli kalem tutan, kendilerine köşe yazarı sıfatı verilen bazı gazeteciler;
Ülkeyi, ili veya her hangi bir kurumu idare edenlere; “falana filana açık mektup” adı altında yazı döşenirler.
Hem dikkat çeksin okunsun, hem de hava cıva olsun diye.
Ben de; benim neyim eksik kabilinden Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Sayın Tahir Büyükakın’a bir mektup yazayım dedim.
Hoş, Tahir Başkan kendi cep telefonunu cümle aleme ilan etmiş, Whats Up’tan da yazabilirdim ama köşe yazısındaki bir mektup kadar havalı cıvalı olmazdı.
Sayın Başkanım öncelikle size de, bize de hayırlı olsun.
Allah sizi de, dolayısı ile bizi de utandırmasın.
Ki bu görevi, “gidenden” çok daha mükemmel yapacağınıza, bu kentin tarihine adınızın altın harflerle yazılacağına en küçük bir kuşkum yok.
Yeter ki kulağınız gözünüz, bu kentin insanında olsun.
Kendinizi bizim yerimize koyun her daim…
Sayın Başkanım…
Sizden; bu kentte doğmuş, büyümüş ve muhtemelen bu kentte ölecek, gömülecek bir vatandaşınız olarak birkaç ricam olacak.
Eğer yanlışlıkla bu mektup size ulaşır ve okursanız, dikkate almanızı istirham ediyorum.
Büyük projelerinize başlamadan önce,
Kocaelispor’un kalan borçlarını temizleyecek ve transfer tahtasının açılmasını sağlayacak parayı bulmamıza vesile olun sayın Başkanım.
Malum tesisleri 55 milyona size sattık ama vergi ve SGK dışında ödenmiş bir borcumuz yok.
Para da suyunu çekmiş.
Baç’taki bina dışında satacak bir şeyimiz de yok.
Sizin de belediye kasasından bunu verecek durumunuz yok.
Bu nedenle tek adresimiz yine sanayiciler olacak.
Hani size, “Hayırlı Olsun” a gelecek, bu kentte kazanan büyük sanayicilerden reklam ve bağış adı altında son bir yardım isteseniz diyorum.
Borcu sıfırlasanız,
Sıfırladıktan sonra da, o gün Kocaelispor’u kimler yönetiyorsa onlara basın önünde şöyle seslenseniz;
“Aha da kardeşim borç morç kalmadı.
Ama sizin dertlerinizden bizde de hal kalmadı.
Bakın sıfır borç.
Bundan sonra top sizde.
Adam gibi yönetin.
Bu kapıya bir daha para için gelmeyin.
Unutmadan, şu tüzüğünüze de bir madde ekleyin acilen bakalım.
Deyin ki, bu saatten sonra Kocaelispor’a kim başkan ve yönetici olmak istiyorsa görev yaptıkları süre içindeki eksi bakiyeden sorumludurlar. Öyle mali kongrelerde el kaldırılıp ibra olunup terk etmek yok. Tamam mı kardeşim. Kapiş…”
Sonra salın gitsinler Başkanım…
Ancak bunları demekle iş bitiyor sanmayın başkanım.
Boş bir vaktinizde, yeni stadın çöp fabrikasının hemen yanına yapılmasına vesile olan Belediyede kimler varsa onları temizlik işlerine yollayın veya caddelere otopark sorumlusu olarak tayinlerini yapın.
Yapın ki ibret olsun…
Yine yolları olmayan bir stat yaparak tarihe geçmemize, ulusal ve uluslararası organizasyonlara ev sahibi olmamıza mani olanları da, Mezbaha bölümünün kesimhane kısmına kaydırmanızı rica ediyorum.
Sayın Başkanım…
Seçimler öncesinde çöp fabrikasının kaldırılacağını, stadın yollarının yapılacağını ve tramvayın buraya kadar gideceğini beyan ettiniz.
Sözünüzü unutmamanızı rica ediyorum.
Sevgili Başkanım…
Malumunuz siz de işin içindeydiniz.
Tesislerimizi size sattık.
Elde tesis mesis kalmadı.
Fuar içinde de kırık dökük bir kulüp binamız var.
Şöyle kent dinamikleri içinde imece usulü bir girişim başlatsanız diyorum.
Siz arsayı, birileri çimento, birileri tuğla vs. falan verse,
Bize yakışan bir tesis ve kulüp idare binası yapsak.
Ama takımın kentle birlikte yaşaması adına,
Bu tesisleri kuş uçmaz kervan geçmez ucube yerler yerine, ne bileyim Sekapark içinde, Fuar alanında, Vinsan Tesisleri yanına veya bu bölgede bir yerde yapsanız.
Dolu boş yer var nasıl olsa.
5 yıldızlı otel kıvamında bir yer de istemiyoruz zaten.
İki adet idman sahası olan, tek katlı, ama içinde her türlü donanımın bulunduğu, albenisi gösterişi olan bir tesis yapmak sizin için basit bir proje olmalı başkanım.
Sayın Başkanım.
Bu kulüp, bu kentin tek ortak paydası.
Milletin siyasi anlamda kutuplaştığı ülke ortamında;
Hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun,
Bizi buluşturan,
Yan yana durmamıza,
Birbirimize sarılmamıza,
Birlikte sevinip, birlikte üzülmemize vesile olan tek şey.
Lütfen bizi bu ortak paydadan mahrum etmeyin…
Bu ortak payda ile tekrar eski günlerde olduğu gibi gururlanmamıza aracılık edin.
“Gidenin” yaptığı gibi bizleri küçümsemeyin, yok saymayın.
Bu kulübün bu kent için ne olduğunu “giden” bir türlü anlamadı, sakın siz onun yanlışına düşmeyin Sayın Başkanım.
Bunlar Kocaelispor’la ilgili, fanatik bir Kocaelisporlu olarak ricalarım Sayın Başkanım…
Bir de vatandaş olarak beklentilerim var.
Ne olur, şu Fuar alanını çevreleyen duvarları yıkın…
Bu yeşil alanı bu kentin insanlarına kazandırın.
Oradan Fuar zamanı gelecek 3-5 kuruşa ihtiyacı yok belediyenin.
İKM ile görüşün, buralara küçük küçük esnaf dükkanları yerleştirin.
(Terzi, ayakkabıcı, kuru temizlemeci, eczane, fırın, bakkal vs…)
Hiçbir aracın girmediği, insanları rahat rahat yürüyebileceği gezebileceği, çay kahve eşliğinde okey- 51 oynayabileceğimiz kahvehanesi, bardağı 5-6 TL olmayan kafeleri olsun…
Gölü su sporları merkezi yapın.
Bu alan cazibe merkezi olsun.
Millet yürüyerek kent merkezinden buraya kaçsın.
Bir de Sayın Başkanım…
Şu İzmit’in giriş ve çıkışlarına bir güzellik katın.
Kendinizi yabancı, İzmit’i hiç bilmeyen biri farz edin ve Kuruçeşme gişelerinden çıkıp İzmit’e girmeye çalışın.
Seka tünelinin içinden geçerken sütunların arasına gizlenmiş veya ayrımda neon ışıklarla yanıp sönen “şehir merkezi” tabelaları bir işe yarıyor mu ve bu kente ne kadar yakışıyor bir bakın.
Aynısını Ankara yönünden gelerek de deneyebilirsiniz.
Cezaevi yerine yapılan süper gösterişli okulların önündeki yıkık dökük üst geçide bir bakın.
Yakışıyor mu bu kente.
Bu yollardan geçerken bir etrafınıza bakın, hiç ağaca veya bir yeşilliğe denk gelecek misiniz?
Yabancı gözü ile geldiniz, gittiniz bu kentten; izlenimleriniz ne olurdu?
Lütfen biraz görsellik Başkanım.
Atla deve değil neticede.
Bir de Başkanım, İzmit caddelerini (sokakları demiyorum dikkat buyurun) lüks olmayan orta segment bir araba ile dolaşın bakalım, çukurlardan, yamalardan bel ağrınız peydah olup olmayacak mı bir deneyin lütfen.
Bu caddeler bu hali ile bu kente yakışıyor mu, bir gözlemleyin Başkanım…
Sayın Başkanım…
Kent merkezine, bir de Umuttepe kampüsü yakınına 7/ 24 açık aşhaneler kurun lütfen.
Fakir fukara tamam da, özellikle buraya okumaya gelmiş ama maddi durumu iyi olmayan öğrencilerin faydalanacağı aşhaneler olsun.
İnanılmaz sevap işler, dua alırsınız.
Yazacak çok şey var ama başınızı ilk günlerden şişirmeyeyim başkanım.
Ben ara ara yine size yazarım.
Kestane kebap acele cevap diyeceğim ama sizin yazmanıza gerek yok.
Yeter ki okuyun.
En başta dediğim gibi…
Rabbim yar ve yardımcınız olsun.
--------------------------------
Yorum yok
Israrla, Kocaelispor’la ilgili güncel yorum isteyen eş, dost, akraba ve okuyucularıma hatırlatma yapma zarureti doğmuştur.
Lig bitene kadar, daha doğrusu ak koyun kara koyun belli olana kadar Kocaelispor’la ilgili olumlu olumsuz bir yazı yazmayacağım.
Bunu bilmenizi istedim.
Hele bir ligi hayırlısı ile bitirelim, bizim de 3-5 kelam edecek düşüncelerimiz olacak elbet.
Meydanı;
Mütemadiyen ona buna gaz veren gazcılara,
Kraldan fazla kralcılara,
Gönüllü avukatlığa soyunmuşlara,
Kendilerini bulunmaz Hint kumaşı zannedenlere,
Kendilerini olmadıkları halde büyük Kocaelisporlu ilan edenlere,
Kendilerini dev aynasında görenlere,
Milleti birbirine kırdıranlara,
Kutuplaştıranlara,
Bırakacak halimiz yok.
Vesselam…
GÜNÜN NEŞESİ
Çıplak
Adamın bir çırılçıplak vaziyette koşarak geldiği taksinin arka koltuğuna oturur ve şoföre adres vererek çabuk olmasını söyler.
Taksici hareket eder.
Taksicinin durmadan dikiz aynasından kendisine bakmasından rahatsız olan adam kızgınlıkla bağırır;
-“Ne var lan, ne bakıyorsun, hiç hayatında çıplak erkek görmedin mi?”
Taksici hemen cevabı yapıştırır;
-“Yok ondan değil abi… Taksi ücretini nerenden çıkaracaksın onu merak ettim…”
SEVERİM
*Otobanda sol şeritten giderken, ileride sol şeridi kullanan ama yavaş giden bir araca sellektör yaptığımda hemen sinyal verip şeridi terk etme olayını… (Takdir ederim. Örnek olmasını dilerim. Buna uymayıp arkasında konvoy olmasına neden olanları da yedi ceddinin hatırını sorduktan sonra Allah’a havale ederim…)
*Bozuk diye bir kenara attığım bir şeyi, uzun bir sonra ele aldığımda çalışıyor olduğunu gördüğüm anı... (Saat olur, Zippo çakmak olur, radyo olur, cep telefonu olur... Fark etmez... Yeter ki çalışsın...)
UYUZUM
*Araba ile uzun yola çıktığımda, zorunlu ihtiyaç için mola vermem gerektiğinde, birçok yeri beğenmeyip ve girmeyip, ondan sonra da bozkıra düşmüşçesine hiçbir tesise denk gelmeyişime ve kıvranır vaziyette araç kullanmama… (Yol kenarı, ağaç dibi gibi işler bize ters gelir. Yapılmasını istemediğin bir işi, kendin yapma prensibi olayı…)
SEVDİĞİM LAFLAR
KARAKTERİ DANSÖZ OLANA; HER YER PAVYON…