Koronavirüs; seni yazmaktan yorulduk. Nasıl başa çıkabileceğimizi şaşırdık. Vazgeçmiyorsun. Mutasyona uğradın, daha beter hale getirdin ortalığı.

Senle başa çıkmak kolay değildi, zaten de olmadı. Bir yıldır, hiç olmadığı kadar can kayıplarımız var şu sıralar. Alınan tedbirlere uyulmadı. Kısıtlamalar anlık fayda sağladı. Umut verici tablolar hiç bir zaman ileriye taşınmadı.

Günlük tablo açıklanıyor, gördüğümüz rakamlar canımızı sıkıyor. İçimiz kararıyor. Durum açıkçası iyiye değil, kötüye gidiyor. 18 Nisan tarihli tabloda vefat eden sayısı 318 olarak açıklandı. Ağır hasta sayısı 3 bin 275 olurken iyileşen sayısı 3 milyon 687 bin 590'a yükseldi.

Koronavirüs hastaları çoğaldıkça tedbirler arttırıldı. İnsanların toplu olarak bir araya gelmelerini sağlayan faaliyetler yok gibi gözükse de belli ki bir yerlerde hep bir kaçak oldu. Son haberler hastanelerin de artık kırmızı alarm verdiği yönünde. Kısacası tedbirlere rağmen halen vaka sayısı artıyorsa bir yerde bir yanlış ya da eksikler devam ediyor.  Kime sorsanız dikkat ettiğini söylüyor. Ama salgının yayılmasının önüne geçilmiyor.. Aşılanmayla birlikte umudumuz artmıştı-(ki çoğu kişi aşı olmaktan kaçıyor-bunu da anlamış değilim) toplumsal bağışıklık söz konusu olabilirdi.

Unutmayalım ki, hastalık süresince uygulanan tedavi ancak şikayetleri azaltıyor, hastalığın ilerlemesini önlüyor. Tabi bu da bir başarı. Ancak  her hastalıkta olduğu gibi burada da tedaviye erken başlamak önemli. Maske, mesafe, temizlik ile beraber aşı uygulaması da değer taşıyor bu noktada.

Çoğumuz anlamadı, anlayanlar anlatamadı. Hayatlarıyla dalga geçmeye devam edenler var.  Bulaşacak yer bulamayınca kendi kendini yok edeceğini bildiğimiz bir virüsten bahsediyoruz. Bizden güçlü olmasına maalesef biz, kendimiz izin veriyoruz. Unutmayalım ki, kabus gibi üzerimize çöken bu virüs, biz insanlardan güçlü değil. Hala şansımız var, hala umudumuz var.

Sağlıklı bir hafta diliyorum, Sevgili Okur’lar.