Değerli okurlar,
Dünyanın bir çok gelişmiş ülkesinde çok uzun bir geçmişe sahip olan Arabuluculuk kurumu 2013 yılında yasalaşmasıyla ülkemizde de uygulanmaya başlamıştır.
Bu süreçte pek adından söz ettirmeyen arabuluculuk 01.01.2018 tarihinde iş davalarında zorunlu ve dava açma şartı haline gelmesi ile birlikte kamuoyunun da dikkatini çekmiştir.
Başlangıçta toplumumuzda uzlaşma kültürünün olmadığı, sadece taraflara ilave külfet olacağı, mahkemelerin yükünü azaltmayacağı şeklinde eleştiriler alan arabuluculuk, yaklaşık 1 yıl gibi kısa bir süre içerisinde bu iddiaları boşa çıkartarak iş mahkemelerinin yükünü neredeyse yarı oranında, hatta daha fazla oranda azaltmayı başarmıştır. Aslında arabuluculuk ile hedeflenen yalnızca mahkemelerin yükünü azaltmak değil. Taraflar arasında dostane ilişkiler kurmak, başvurucunun ya da tarafların alacağına daha hızlı kavuşmasını sağlamak, yıllarca sürecek mahkeme süreçlerinden kurtulmak, oldukça yüklü miktarları bulan yargılama giderleri ve harçları ödememek vs. olarak sayılabilir. Ben de bir arabuluculuk merkezinin ortağı ve sicile kayıtlı bir arabulucu olarak diyebilirim ki, birbirleri ile iletişim kopukluğu olanlar, başta önyargı ile görüşmelere katılanlar bile tokalaşarak, hatta sarılarak bu görüşmeler sonucunda anlaşıp ayrılabiliyorlar.
İşte bu kadar kısa sürede iş davalarında beklenmedik bir başarı yakalayan arabuluculuk, 06.12.2018’de Mecliste kabul edilen kanunla 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmek üzere ticari uyuşmazlıklarda da dava şartı haline getirildi.
Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi[1] şu şekilde,
“3.Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A-(1) Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir."
Yasa metninden de anlaşılacağı üzere oldukça yüklü meblağların konu edildiği ve yıllarca süren, özellikle şirketleri dava süresince zor durumda bırakan ticari davalar artık en fazla 8 hafta gibi kısa bir sürede çözümlenebilecektir. Hani bir söz vardır, “Geciken adalet, adalet değildir” diye. İşte arabuluculuk bu gecikmeyi engelleyen bir kurumdur.
İş davaları ile başlayan ve ticari davalar ile devam eden bu süreç yakında diğer uyuşmazlık konularında da uygulanmaya başlayacak ve artık zorunlu olduğu için değil; gelişmiş ülkelerdeki örnekleri gibi kısa sürede çözüm üreten, masrafsız, dostane bir çözüm yöntemi olduğu için ihtiyari olarak tercih edilir hale gelecektir.
Burada bir parantez de Arabuluculuk Daire Başkanı Sayın Hakan Öztatar’a açmam gerekecek.
Kendisi baştan itibaren arabuluk kurumunun başarılı olması ve toplumda kabul edilebilir hale gelmesi için gece gündüz çaba sarfediyor. Bir çok eleştiriye ve eleştiri sınırlarını aşan söylemlere de göğüs germeye çalışıyor. Gerek şimdiye kadar geçen süreç ve gerekse de ticari davaların dava şartı olmasında gösterdiği çaba için de kendisine ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Kısa zamanda iş çevrelerinde kabul görmeye başlayan arabuluculuk kurumunun çok yakında tüm uyuşmazlıklarda uygulanabilir hale geleceğini umut ediyorum.