Ne olur helalleşmeden başlamayın…

Kocaelisporlu olup ta;

Biraz inanç sahibi olan her insan, bu yazıda neden bahsedeceğimi çok iyi anlayacaktır.

İster inanın,

İster inanmayın...

Bu size kalmış.

Kul hakkına girdiği için;

Bu kulübün üzerinde, ah var.

Bu kulübün üzerinde, beddua var.

Bu kulüpten alacağı olan ama GERÇEKTEN alacağı olan,

Yıllarca alın teri akıtmış personel var.

Bu kulübe;

İyi niyeti ile mal vermiş,

Tahsilat yapamadığı halde en kötü durumlarda bile ekmek göndermeyi kesmemiş,

İş yapmış ama parasını alamadığı için zora düşmüş,

İflas etmiş esnaflar var…

Bu kulüpte;

Helallik alınmadan hakkın rahmetine kavuşmuş emekçiler var...

Kanser olup hasta yatağında 5 kuruşa muhtaç iken, o dönemin yönetimine, başkanına, o kadar söylenmesine iletilmesine rağmen yüzüne bakılmadan vefat etmiş kulüp çalışanı var.

Bunlardan gönül rızası ile bir şekilde helallik alınmadığı sürece,

İster inanın, ister inanmayın,

Umurumda değil;

Bu kulübün iki yakası bir araya gelmez.

Sevgili saygıdeğer, sayın okuyucu;

Bu kulübün geleceği için öncelik transfer yasağını kaldırmaktı ve bulunan tüm maddi kaynaklar buraya kullanıldı.

Eyvallah…

Şampiyonluk için iyi bir kadro kurulması gerekliydi, kalan kaynaklarda buraya kullanıldı.

Buna da eyvallah.

Ama artık yeter…

Ağustos’ta yeni göreve gelecek yönetim kuruluna, başkan kim olacaksa ona sesleniyorum.

Bu sorunu sümen altı etmeyin, ötelemeyin ne olur…

Yeni sezona bu insanlarla tek tek helalleşerek başlayın...

Bu yazdıklarıma;

En hafif tabiri (!) ile bazı ukalaların şöyle deme ihtimali de var.

-“Nasıl iki yakası bir araya gelmez bu kulübün boolum, bak puan farkı ile şampiyon olacağız.”

Ben de şöyle bir cevap vereyim de bu konuya şimdilik ara vereyim;

-“Şampiyon olacağız ama salgın hastalık nedeni ile ağzımızın tadı ile bir kutlama bile yapamayacağız boolum!!”.

-“Şampiyon olduk ama bu uğurda çok çabalayanlardan biri olan Kulüp Başkanımız amansız bir hastalıkla mücadele ediyor boolum”.

Daha ne diyeyim?

Sakın ha…

Adam; çok dürüstmüş.

Ne güzel…

Namus ve çalışkanlık abidesi imiş…

Büyüten ve yetiştirenden Allah razı olsun.

Milyarları teslim et git…

Gözün arkada kalmazmış.

Öylesine biri imiş…

Ama bu özelliklere sahip olması demek, Kocaelispor Kulüp Başkanlığı için uygun bir isim olduğu anlamına gelmez.

Bu makam için bunların yanı sıra çok daha farklı özellikler gerekir.

Neticede kızımıza koca adayı bakmıyoruz.

Şu son günlerde alttan alta “başkanlık” için pompalanmaya başlanan bu tür haberler umarım fasa fisodur.

Papağan gibi tekrar edip ediyorum;

Kocaelispor’un başkanı şu an itibari ile Hüseyin Üzülmez’dir.

Kendisi; sağlığının iyi olduğunu ve devam edeceğini deklare etmiştir.

Sağlık sorununa istinaden “ben yokum” demesi ile malum çevrelerden gelecek (!) baskı ile kenara itilmesi çok farklı işlerdir.

Ve bu ikinci ihtimal ile pompalanan isim veya isimler şu an için bu camiaya ters gelir.

Hoş son kararı, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tahir Hoca karar verecektir ya neyse.

Biz boşuna çenemizi yormayalım.

Hocam;

Kime ve niçin verileceğini, bizden daha iyi bilir.

Bizimkisi naçizane bir uyarı.

Umarım dikkate alınır…

Ben olsam;

Bu kentin en etkili ve yetkili idarecilerinden biri,

Ben olsam;

Fuarın tüm dış duvarlarını yıkardım…

Millet Bahçesi yapılacakmış nasıl olsa, bugünden o güzelim parkla İzmitliyi birbirinden ayıran duvarı yıkmaya başlardım…

Bu kentin en etkili ve yetkili idarecilerinden biri,

Ben olsam;

Vinsan Tesislerinin olduğu alanı komple tesis yapılması için Kocaelispor’a verirdim…

Ama tapusunu vermez, iki adet idman sahası, tek katlı çok şık bir tesis inşa eder Kocaelispor’a 49 yıllığına cüzi bir rakama kiralardım. Öyle vakıf falan kurup ilerleyen yıllarda milletin kafasının karışmasına neden olmazdım.

Günün Neşesi

Adamın biri turist olarak gittiği şehirde akşam bir Caz Bar'a girer.

Ortam ve müzikler çok güzeldir.

Bayağı bir alkol tükettikten sonra zil zurna bir halde tuvalete gider.

Tuvalet tertemizdir ve üstelik altın kaplama bir de pisuvar vardır.

İşini görüp hayran hayran çıkar.

Barmene bu güzel ortam için teşekkür eder, bahşişini bırakır ve çıkar.

Diğer akşam hevesle ve biraz daha erken yine aynı bara gider.

Bir iki bira içer ve yine tuvalete gider.

Bir de ne görsün?

Tuvaletteki pisuvar normal alelade porselen...

Çıktıktan sonra barmene durumu anlatır.

-"Dün akşam girdiğim tuvalette altın kaplama bir pisuvar vardı, ne yaptınız onu?" diye sorar.

Barmen bir yandan elindeki bardağı kurularken sahnede prova yapan müzisyene doğru seslenir.

-"Abi koş dün gece senin saksafona işeyen adam geldi"...

SEVERİM

*Yağmurlu, fırtınalı, gök gürültülü bir havada, evimde üçlü kanepede uyuklamasını… (Hoş her türlü hava şartında uyumayı severim ama nedense bu tür havalar; daha cezbedici olur genelde benim için…)

*Fenerbahçe puan kaybettiği zaman; tüm Tv kanallarındaki spor programlarına zap yapmayı, özellikle de bazı yorumcuların (!) yorumlarını dinlemeyi… (Fi tarihinde Şükrü Saraçoğlu Stadı’ndaki bir Kocaelispor maçında kafama dolu 1.5 litrelik Şaşal su isabet ettikten sonra gelişti bu duygu bende…)

UYUZUM

*Tramvay yolunu yol geçen hanına çeviren kurye motorlarına… (Vızır vızır gidip geliyorlar. Sanki onlar millete lahmacun, pide, pizza yetiştirsinler diye yapılmış, bu yol. Buradan yetkililere sesleniyorum; kamera kayıtları ile bunlara lütfen okkalı cezalar gönderin… Gönderin de akılları başlarına gelsin…)

*Her çekişte içinden (parmağımla dur demezsem) arka arkaya gelen ıslak mendil paketlerine… (Bunu çözecek olan bilim adamı tarihe ve insanlığa büyük hizmetleri nedeni ile kesin madalya alır…)

GÜNÜN SÖZÜ

Herkesin hayatında; hatırladıkça sevdiği ve hatırladıkça sövdüğü biri vardır mutlak…