İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, mazbatasını aldı ve göreve başladı. Hayırlı, uğurlu olsun. Yeni görevinde Sayın Hürriyet’e gönülden başarı diliyorum.
İzmit’e güzel hizmetler kazandırmasını, zamanı geldiğinde iz bırakan bir belediye başkanı olarak anılmasını temenni ediyorum.
O artık, herkesin belediye başkanı.
Hürriyet’i, 2015 yılında CHP’nin 1’nci sıra milletvekili adayı olarak gösterildiği günden bu yana ilgiyle takip ediyorum.
Bugün geldiği noktayı anasının ak sütü gibi hak ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Hiç kimse Hürriyet’e uğraşmadan, emek harcamadan, tepeden indi diyemez.
Pekiyi, Hürriyet bu noktaya nasıl gelmişti? Tekirdağ’dan üniversite için geldiği İzmit’te bir anda yıldızı nasıl parlamıştı?
Öyle ya, Hürriyet 5 yıl önce milletvekili adayı olduğunda CHP’nin içi cadı kazanı gibiydi.
Ağzı olanın konuştuğu ama kimsenin işin ucundan tutmadığı bir partiydi.
Medeni cesaretini toplayıp, “-Ben adayım” diyenlerin bile timsahlara parçalatıldığı, kimsenin kimseye saygı duymadığı, sevginin kırıntısının bile kalmadığı bir partiydi.
Hürriyet, önce bu iç meseleleri çok iyi analiz etti.
Sempatisini kullandı, aklını kullandı. Köşe başlarını tutmuş dinozorların arasında kendine uzun ince bir yol buldu.
Herşeyi zamana yayarak, zorlu bir süreci başarıyla idare etti.
Çok çalıştı. Oturduğu yerden konuşmadı. Halkla sürekli iç içe oldu. Dizleri kireç bağlamış, kötürüm olmuş CHP’lilerin arasında enerjisiyle fark yarattı.
Hürriyet’in, İzmit Belediye Başkanlığını kazanması büyük bir başarıydı da, bana göre CHP’de kendini kabul ettirmesi en az bu kadar önemli bir başarıydı.
Bütün bunlara rağmen Hürriyet’in İzmit’i kazanması için bunlar yeterli değildi.
Hürriyet’e dışarıdan da destek gerekliydi.
Açık söylemek gerekirse, Hürriyet’in parti içi meselelerden başını kaldırıp, bunlarla ilgilenecek zamanı pek olmadı. Ama seçimin bıçak sırtı olduğu İzmit’te öne geçmesini sağlayan bu farkı bana göre her türlü imkana sahip olduğu halde rakibi AK Parti yarattı.
Hürriyet’e vurdukça, ezmeye kalktıkça O’nu saran sevgi çemberini daha da genişletti.
Eğri oturup, doğru konuşalım.
Seçime bir hafta kala, “Hatırla” adındaki gazeteyle Hürriyet’e henüz çocukken yaşanmış olaylar üzerinden vurmak adil miydi?
Hürriyet ve destekçilerini sürekli terör olaylarıyla anmak, bu örgütlerle bağlantılı göstermeye çalışmak doğru bir politika mıydı?
En son seçimi kazandıktan sonra yaşananlara bakalım.
Hürriyet seçimi kazandığı halde 15 gün boyunca mazbatasını vermemek, sudan bahaneler üretip, devir teslimi geciktirmek hak mıydı?
Değildi.
Hürriyet, mazbatasını alırken bütün bunların doğru olmadığı zaten görüldü.
Kocaeli Adliyesinden İzmit Belediyesine akan insan seli, o kalabalık emin olun yalnızca Hürriyet’in eseri değildi.
Hatırla Gazetesini basanların, 15 gündür mazbatasını geciktirenlerin de bu kalabalıkta katkısı, emeği vardı.
Siyasetle direkt bağlantısı olmayan, siyasetten menfaati, çıkarı olmayan temiz, içten seçmen Hürriyet’e yapılanları haksızlık olarak görüp etrafında birleşti.
En azından Hürriyet’e 15 gün önce mazbatası verilmiş olsa, emin olun adliye önünde bu kadar kalabalık da olmazdı.
...
AK Parti’nin 31 Mart Yerel seçimleri üzerine çok iyi düşünmesi, kendine dersler çıkarması gerekir. Bana göre İzmit seçimleri öncesi ve sonrasında yaşanan olaylarıyla incelenmesi gereken yerlerin başında gelir. Hatta bugün İstanbul’daki tartışmalar için de örnek gösterilebilir.
Hatırla Gazetesini basanları bulmak varken, mazbatayı en kısa sürede sahibine teslim etmek varken, hala yanlışta ısrarcı olmak AK Parti’ye birşey kazandırmaz, tersine kaybettirir.
Bu sonuçtan Hürriyet’in de kendine çıkaracağı dersler vardır.
Bu başarıdan yalnızca kendine pay çıkarıp, rakibin hataları sonucu etrafında birleşenleri hala görmezden gelirse ileride O da kaybedecektir. Tam tersi, kendi partisindeki bazı isimlerden bile daha saf ve samimi olan bu desteğin kıymetini bilirse siyasette daha kalıcı olacaktır.