Çok ilginç bir seçime gidiyoruz. Tahmin yapmak herkes için çok zor.
AK Parti’nin geçen dönem büyük farkla seçim kazandığı Başiskele’de, Derince’de, Kartepe’de bile ne olacak belli değil.
Kaldı ki, 2014’te yalnızca 8 bin oyun sonucu belirlediği İzmit’te işin içinden çıkmak daha da imkansız.
Önceki gün Mehmet Ali Paşa Düğün Salonunda Millet İttifakı Adayı CHP’li Fatma Kaplan Hürriyet’in toplantısını takip ediyorum.
İnanılmaz bir kalabalık. Salon yetmemiş, insanlar dışarı taşmış.
Seçim kampanyasında artık son günler olduğundan partililer bu toplantıya yüklenmiş, gövde gösterisi yapmıştır diyenler var. Ama ben o salonu gördüm. İnsanların gözlerinde umut ve inanç vardı. O toplantıya katılanlar, “Tamam, Hürriyet bu işi bitirmiş” diyor.
Aynı akşam Terzibayırı’nda, Veliahmet ve Hacıhızır mahallelerinde Cumhur İttifakı Adayı AK Partili Azize Sibel Gönül’ün sokak toplantılarını da izledim.
Benzer kalabalık, benzer coşku orada da var. Bir gün önce Kuruçeşme meydanında bu kalabalığın iki katı yine meydandaydı. Bir gün sonra Cedit de aynı görüntü vardı.
Bu toplantıları görenler de, “Tamam, Sibel Abla açık ara kazanır” diyor.
İşte böyle bir ortamda kim 31 Mart akşamı hedefe ulaşıp, sevinecek; kimler hüzünlenecek kestirmek mümkün değil.
Ama bir kesim var ki, 31 Mart’ı beklemeden seçimin kazananları oldular diye ilan edilebilir: Belediye çalışanları.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, ilçelerin çoğunda belediye çalışanları hatırı sayılır bir zammı bu seçim döneminde erkenden kaptı.
Taşerondan, kadroya geçenler aradaki farkı kapattı. Hepsinin yüzü güldü. Net maaş artışları 400 TL’nin üzerine çıktı.
Sadece Derince Belediye Başkanı Ali Haydar Bulut bu artışlara karşı çıktı. Etik bulmuyorum dedi. Ben bu tartışmaya girmiyorum. Ama işini hakkıyla yapan, halka en iyi hizmeti sunmak için çırpınan kim varsa, bu ekonomik koşullarda aldıkları zamların, maaş artışlarının hayırlı olmasını diliyorum.
Hürriyet, düzeltme yapmalıydı
Tv41’de Fazile Özkurt’un sunduğu “Dipnot” programında yaşanan bir hadise dikkatimi çekti.
Fazile Hanımla hiç tanışmadık. Televizyonculuk geçmişi hakkında bilgim yok. Ama diksiyonuyla, duruşuyla TRT sunucularının o kendine has zarafeti var üzerinde.
Ben programı daha önce hiç izlememiştim. Bu nedenle ana formatı siyaset midir, yoksa seçim dönemi diye geçici olarak siyasi konuklar mı alınıyor, onu da bilmiyorum.
İlk kez CHP İzmit Belediye Başkan Adayı Fatma Kaplan Hürriyet’in konuk olduğu bölümün internet kaydını gördüm.
Fazile Özkurt o programa Hürriyet’in soyadını sürekli karıştırarak başladı. Kendisine Hürriyet yerine Kaplan dedi.
Belli ki, siyasete çok uzak kalmıştı. İzmit’te en çok konuşulan iki adaydan biri olan Hürriyet’i neredeyse ilk defa görmüş, adını ilk defa duymuş izlenimi yarattı.
Fazile Özkurt bir büyük hata daha yaptı. Hürriyet’i doğma büyüme Mehmet Ali Paşalı olarak sundu. Paşalı olarak meclise gittiğini, oradan belediye başkan adayı olduğunu ifade etti.
Tanımıyorsa, bilmiyorsa şaşırması normal. Önüne yanlış notlar verilmiş olabilir. Söz hakkı geçince Hürriyet’in bu sözleri düzelteceğini düşündüm. Ama Hürriyet tam tersini yaptı, “Aynen öyle” dedi.
Yaklaşık bir saatlik programdı. Hürriyet’in neler anlattığını dinlemek istemiştim. Ama bu hatadan sonra içimde istek kalmadı, kapattım.
...
AK Parti İzmit Adayı Sibel Gönül de kendini ve projelerini tanıtmak için aynı ekrana çıktı. Ama farklı bir programa konuk oldu. Tv41’in sabah yayınlanan ve en çok takip edilen Abdullah Yıldırım’ın sunduğu Güne Merhaba programıydı.
Abdullah Yıldırım, tecrübeli bir gazeteci. Her gün siyasetin ve gündemin içinde. Adayların isimlerini karıştırması, özgeçmişleri hakkında yanlış bilgi vermesi imkansız.
Tv41 yönetimi neden her iki adayı da aynı programa, aynı yayın saatinde, aynı sunucuyla ekrana getirmedi, Hürriyet neden siyasete bu kadar uzak birinin karşısına çıkmak zorunda kaldı bilemiyorum.
Ama Dipnot programını izlerken sunucunun yaptığı hataları Fatma Kaplan Hürriyet’in düzeltme gereği hissetmemesine çok şaşırdım. Bilindiği gibi Hürriyet aslında Tekirdağ doğumlu. Eşi Mehmet Ali Paşalı. Evlendikten sonra Paşa’ya taşındı diye biliyoruz.
Hürriyet, tanıtım kitapçığına da Tekirdağlı olduğunu yazmadığı için hedef olmuştu.
Ama eleştiriliyor diye insan doğduğu yeri gizler mi?
Ne yani, İzmit’te doğmayanların bu kenti sevmeye, bu kente aşık olmaya, bu kenti yönetmeye hakkı yok mu? Fatma Kaplan Hürriyet Tekirdağlı diye kimse O’na oy vermeyecek mi?
Hürriyet, “Ben Tekirdağ’da doğdum ama bu şehirde evlendim. Herkes kadar şehrimi seviyor ve hizmet etmek istiyorum” dese ne kaybederdi?
Ama bile bile insanlara yanlış bilgi aktarılmasına, kendini olduğundan farklı gösterilmesine izin vermesi bende hayal kırıklığı yarattı.
Dürüst olmak bana göre kimseye bir şey kaybettirmezdi.
Hatırla, haberimi kullanılmış
Hafta içinde CHP’yi hedef alan “Hatırla” isimli künyesiz bir gazete İzmit’in her köşesine dağıtıldı.
Belediyecilik hizmetleri başta olmak üzere 90’lı yıllarda yaşanan olumsuzlukları yansıtan gazete kupürlerinin yer aldığı bu bültende benim imzamı da taşıyan bir haber gördüm. Hatta, imzası olan tek haber benimkiydi diyebilirim.
Milliyet Gazetesi’nde 1999 yılında çıkan bu haberde maddi imkansızlıklar nedeniyle kanser hastası eşini tedavi ettiremeyen bir babanın ailesiyle birlikte ötenazi istediği anlatılıyordu.
Hatırla’nın iddiası, geçmişle bugün arasında karşılaştırma yaparak, Türkiye’de bazı şeylerin kökten değiştiğini göstermekti. Dolayısıyla insanlar bugün aynı çaresizlikleri yaşamıyor olmalıydı.
Tesadüfe bakın ki, KOCAELİ OKUR’da aynı gün bir haberimiz çıktı.
Derince’de oturan, Kocaelispor taraftarı 17 yaşındaki Hazal Yılmaz yutak kanseri nedeniyle 1,5 yıldır devam eden tedavisini 15 bin TL için tamamlayamamıştı.
Kimse yardım eli uzatmayınca Kocaelispor taraftarları sosyal medyada kampanya başlatmış, Hazal için yardım istiyordu.
Özetle, insanlar her dönem çaresiz kalabiliyor. Devletin geçmişte olduğu gibi bugün de her yere yetişemediği durumlar olabiliyor. Buradan birlerini suçlamaya kalkmanın bana göre anlamı yoktu.
KOCAELİ OKUR’un bu konuda başlattığı ankete bir okurumuz yorum yapmış, “Bu gazeteyi görünceye kadar sandığa gitmeyi düşünmüyordum ama şimdi gidip CHP’ye oy vereceğim” diye.
Hatırla’nın hazırlığında kimin emeği varsa duyurulur, bu iş CHP’ye daha fazla yaramış görünüyor.
Gazetecilik temelde ezilenlerin, haksızlığa uğrayanların sesi olmak, sorunlarını dile getirmek için yapılır. Aslında benim geçmişte ötenazi isteyen aile için yaptığım haberin de, bugün Hazal için yaptığımız çağrının da siyasetle hiçbir ilgisi yoktu.
Bu yüzden bu tür haberlerin siyasi malzeme haline gelmesine de üzüldüm.